19 Temmuz 2017 Çarşamba

KELÂBÂZÎ // Ta‘arruf

KELÂBÂZÎ, Muhammed b. İbrâhim(محمد بن إبراهيم الكلاباذي)

Ebû Bekr Tâcülislâm Muhammed b. Ebû İshâk İbrâhîm b. Ya‘kūb el-Buhârî el-Kelâbâzî (ö. 380/990)

Tasavvufun temel kaynaklarından olan et-TaǾarruf adlı eseriyle tanınan mutasavvıf, fıkıh ve hadis âlimi.

Nisbesini Buhara’nın bir mahallesi olan Kelâbâz’dan almaktadır. Gulâbâdî nisbesiyle de anılan Kelâbâzî’nin ailesi, yetişme tarzı ve ziyaret ettiği yerler hakkında yeterli bilgi bulunmamaktadır. Tasavvufla ilgili iki önemli eseri olduğu halde sûfîlere dair bilgi veren tabakat kitaplarında kendisine yer verilmemiş, sadece Abdurrahman-ı Câmî tasavvufta üstadı olan Fâris b. Îsâ’dan bahsederken onun ismine temas etmiştir (Nefeĥâtü’l-üns, s. 205). İbn Kutluboğa ve Leknevî gibi daha ziyade Hanefî fıkıh âlimleri hakkında bilgi veren yazarlar bir Hanefî fakihi olması dolayısıyla ondan kısaca söz etmişlerdir (Tâcü’t-terâcim, s. 87; el-Fevâ'idü’l-behiyye, s. 161).

Muhammed b. Fazl’dan fıkıh okuduğu bilinen Kelâbâzî, MeǾâni’l-aħbâr olarak da bilinen Baĥrü’l-fevâ'id adlı eserinde hadis öğrendiği hocalarının isimlerini kaydetmiştir. Tasavvuftaki üstadı ise Hallâc-ı Mansûr’un takipçilerinden Fâris b. Îsâ’dır. Kelâbâzî, Me'âni’l-aħbâr ve et-Ta'arruf’ta sohbetinde bulunduğu üstatlarının adını zikreder. Bunların bir kısmının Semerkantlı, Reyli, Hemedanlı, Kûfeli ve Bağdatlı olduğu dikkate alınırsa bu şehirleri ziyaret ettiği söylenebilir. Kızı Ümmü’l-Kāsım’ın MeǾâni’l-aħbâr’ı rivayet edenler arasında bulunması onun çocuklarının eğitimleriyle de ilgilendiğini göstermektedir. Buhara’da vefat eden Kelabâzî’nin kabrinin Muhammed Pârsâ ve Ali b. Hüseyin Vâiz-i Kâşifî zamanında bir ziyaret yeri olduğu anlaşılmaktadır (Tevhide Giriş, s. 99; Reşehât Tercümesi, s. 18).

Eserleri. 1. et-Ta'arruf li-meźhebi ehli’t-taśavvuf. Tasavvuf konusunda erken dönemde yazılmış eserlerden biridir. Müellif giriş kısmında sûfî olmadıkları halde sûfî görünen istismarcılardan şikâyet eder, yaşadığı çağda gerçek sûfîliğin yok denecek kadar azaldığını söyler. Eserin ilk dört bölümünde sûfîlik ve sûfîler hakkında özet bilgiler verilmiş, ikinci kısımda sûfîlerin inanç konularındaki kanaatleri anlatılmıştır. Burada verilen bilgiler el-Fıķhü’l-ekber ve Nesefî akaidindeki bilgilere benzer. Kelâbâzî bu bilgileri vererek sûfîlerin akaid konularında Ehl-i sünnet mezhebini takip ettiklerini gösterir ve onları savunur. Üçüncü kısımda bazı tasavvufî haller ve makamlar kısaca anlatılır. Dördüncü kısım vecd, fenâ, sekr, mârifet, tecellî ve tevhid gibi tasavvufun özünü oluşturan hususlar ve terimlere dairdir. Beşinci kısım riyâzet, halkla ilişkiler, ilham, rüya, keramet ve semâ gibi konuları içerir. Bu konularda verdiği özlü bilgilerle bir Sünnî tasavvufunun varlığını ortaya koyduğu için, “TaǾarruf olmasaydı tasavvuf bilinmezdi” denilmiştir. Eser İzzeddin el-Kâşî’nin de kaynakları arasında yer alır (DİA, XXIII, 555). et-Ta'arruf tasavvuf tarihinde etkili olmuş, üzerine şerhler yazılmış ve erken bir dönemde Farsça’ya tercüme edilmiştir. İsmâil b. Muhammed el-Müstemlî eseri Nûrü’l-mürîdîn ve fażîĥatü’l-müdde'în ve ķamǾu’l-mübtediǿîn ve ĥüccetü Ehli’s-sünne ve’l-müǿminîn adıyla Farsça şerhetmiştir (I-II, Leknev 1328/1912; nşr. Muhammed Revşen, I-II, Tahran 1984-87). Bu şerh, tasavvufla ilgili ilk önemli Farsça eser olması bakımından da değerlidir. Ahmed Ali Recâî tarafından Ħulâśa-yı Şerĥ-i Ta'arruf adıyla yayımlanan (Tahran 1349) ve yazarı belli olmayan kitap Müstemlî’nin şerhinin bir özetidir. Alâeddin Konevî’nin şerhi Ĥüsnü’t-taśarruf fî şerĥi’t-TaǾarruf adını taşımaktadır (Süleymaniye Ktp., Şehid Ali Paşa, nr. 1232).
Müellifi bilinmeyen başka bir şerhin çeşitli kütüphanelerde nüshaları bulunmaktadır (Bursa Eski Yazma ve Basma Eserler Ktp., Haraccıoğlu, nr. 1539; Süleymaniye Ktp., Cârullah Efendi, nr. 1028). Bu şerh Konevî şerhinin özetlenmiş bir şekli gibidir. Kaynaklarda Hâce Abdullah Herevî’nin de bir şerhi olduğu kaydedilmekteyse de bu şerh elde mevcut değildir. Ayrıca Gîsûdırâz’ın eseri Farsça şerhettiği kaydedilmektedir (DİA, XIV, 94). et-TaǾarruf’u yayımlayan A. John Arberry (Kahire 1935) eseri The Doctrine of The Sufis adıyla İngilizce’ye çevirmiştir (Cambridge 1935, 1977). Abdülhalim Mahmûd ve Tâhâ Abdülbâkī Sürûr’un da neşrettiği eseri (Kahire 1380/1960) Süleyman Uludağ Doğuş Devrinde Tasavvuf (İstanbul 1979, 1992), Tacettin Okuyucu Ehl-i Tasavvuf Yolu (Konya 1981) adıyla Türkçe’ye çevirmiştir. Eserin Fransızca tercümesi R. Deladrière tarafından yapılmıştır (Kalābādhī Muhammed b. İbrāhīm, Traité de soufisme: Les maîtres et les étapes. Kitāb al-TaǾarruf li-madhab ahl al-tasavvuf, Paris-Sindbad 1996). Birçok yazma nüshasının bulunması, erken bir dönemde Farsça’ya tercüme edilmesi, üzerine şerhler yazılması et-TaǾarruf’un tasavvuf tarihinde etkili olduğunu göstermektedir. 2. MeǾâni’l-aħbâr (Baħrü’l-fevâǿid). Eserde ibadet, tasavvuf, ahlâk ve edeple ilgili 222 hadis şerhedilmiştir. Bunlar şerhedilirken ayrıca 805 hadis kullanılmıştır. 222 hadisin 168’i Kütüb-i Sitte, el-Muvaŧŧaǿ, Dârimî ve Ahmed b. Hanbel’in eserlerinde, geri kalan elli beş hadisin kırk dokuzu da ikinci derecedeki hadis kitaplarında yer alır. Eser Bilal Saklan tarafından geniş bir şekilde tahlil edilmiştir (Ebû Bekir Muhammed el-Kelâbâzî ve Meâni’l-ahbâr, Konya 1991). MeǾâni’l-âħbâr’dan ilk 100 hadisi Fikret Karapınar tahkik, tahrîc ve neşretmiştir (Konya 1999). Eser, Hakîm et-Tirmizî’nin Nevâdirü’l-uśûl’ü gibi hadisleri tasavvuf açısından yorumlayan ilk çalışmalardan biri olması bakımından önem taşır. Kelâbâzî, et-TaǾarruf’ta yorum için başvurduğu âyet ve şiirlerin önemli bir bölümünü MeǾâni’l-aħbâr’da da kullanmıştır. MeǾâni’l-aħbâr’daki hadislerin tamamına yakın kısmı daha sonra Ķūtü’l-ķulûb, İĥyâǿü Ǿulûmi’d-dîn ve diğer tasavvufî eserlerde yer almıştır.

Kelâbâzî’nin kaynaklarda adı geçen el-ErbaǾûn fi’l-ĥadîŝ, Emâlî fi’l-ĥadîŝ, Faślü’l-ħiŧâb, el-EşfâǾ ve’l-evtâr, MuǾaddilü’ś-śalât gibi eserleri günümüze ulaşmamıştır (Keşfü’ž-žunûn, I, 53, 105, 163; Hediyyetü’l-Ǿârifîn, II, 54; Brockelmann, I, 200; Sezgin, I, 668).
DİYANET İSLAM ANSİKLOPEDİSİ  Süleyman Uludağ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İMAN - İTAAT

İMAN- İTAAT Bizler bazı şeyleri ya yanlış anlıyoruz yada işimize öyle geliyor o şekilde kullanıyor, davranıyor , savunuyoruz. Alla...