20 Temmuz 2017 Perşembe

ALLAH, İBADETLERDE SAMİMİYET İSTER

ALLAH, İBADETLERDE





SAMİMİYET İSTER*

 
 



 
“Kitab’ın indirilmesi mutlak güç sahibi, hüküm ve hikmet sahibi Allah

tarafındandır. (Ey Muhammed!) üphesiz biz o Kitab’ı sana hak olarak indirdik.

Öyle ise sen de dini Allah’a has kılarak O’na kulluk et.” (Zümer, 39/1-2)

Allah, hiçbir şeye muhtaç olmadan dilediği her şeyi, en doğru ve en iyi bir şekilde

yapabilecek güç, bilgi ve hikmet sahibidir; geçmişteki kutsal kitapları indirdiği gibi

Kur’an’ı da O indirmiştir. Yüce Allah dışında hiç kimse böyle bir kitabı indirmeye

muktedir değildir. Kur’an’ın insanların durumuna göre, onların ihtiyaçlarını karşılayacak

şekilde peyderpey indirilmiş olması, Rabbimizin bizlere değer verdiğinin bir

göstergesidir. Elimizde olan bu yüce kitabı indiren, Allah’tır ve O, Azizdir, Hakîmdir.

Kur’an-ı Kerim, nazil olduğu dönemde onun Allah katından gönderilen hak kitap

olduğundan şüphe edenlere benzerini getirmeleri için birçok ayetle meydan

okumuştur. Çeşitli üsluplarla inen bu âyetlerde, Kur’an’ın hepsi henüz inmediği halde

insanlardan bazen Kur’an’ın bir benzerini, bazen on surenin benzerini, bazen de

bir surenin benzerini getirmeleri istenir. Bu meydan okumanın, Arapçayı en güzel

şekilde okuyanlara yöneltilmesi dikkat çekicidir. Ancak onlar Kur’an gibisini meydana

getirmekten aciz kalmışlardır. Kur’an, bu şekilde mucizeliğini kabul ettirmiş,

böyle bir kitabın beşer mahsulü ve Hz. Muhammed’in kendi sözleri olamayacağını

kanıtlamıştır. Evet, okumuş olduğumuz bu kitap, hak olarak indirilmiştir. Kitabın

kendisi de hak, indirilişi de haktır. Onda bulunan her şey gerçektir ve doğrudur.

Zira o, Allah’ın indirdiği, kendisinde şek ve şüphe duyulamayacak bir kitaptır.
Ayrıca Kur’an-ı Kerim bizler için büyük bir nimettir. Bu nimete karşılık ne kadar

şükretsek yine azdır. Şükrümüzün bir gereği olarak Rabbimize ibadet etmeli ve ibadetlerimizde

samimi olmalıyız. Zira ihlas/samimiyet olmadan, Rabbimizin rızasına

ulaşmak mümkün değildir. İhlâs, Allah’ı bir kabul etmek, kalbi tüm samimiyetiyle

O’na yöneltmek, dini, O’na has kılmak, gerek ibadetleri, gerekse diğer dinî ve ahlakî

tüm davranışları riyâ ve gösterişten, çıkar kaygılarından uzak tutarak yalnızca Allah

rızası için yapmak demektir. İçerisinde şüphe barındıran bir iman, insana yarar sağlamadığı

gibi zarar verir. Yüce Allah’a inanıp O’nu birleyen bir kalp, O’na son derece

saygılı olur, O’nun emirlerini yerine getirmekten zevk alır. Böyle bir kalbe sahip olan

Müslüman, tüm davranışlarında Rabbini razı etmeyi hedefler. Rabbimizin rızasına

nail olmak istiyorsak, amellerimizi, hayatın her döneminde, Rabbimizin buyruklarına

göre yönlendirmek, ona göre kendimize çeki düzen vermek durumundayız. Allah

katında makbul bir imana sahip olmanın yolu, bu istikamette davranabilmektir.

Nitekim bir hadislerinde Peygamberimiz şöyle buyurmuşlardır:


“Kim Allah için sever, Allah için buğz eder, Allah için verir, Allah için men ederse imanı

olgunluğa ermiştir.” (Ebû Dâvûd; Sünen, 1)

Hülasa, bizi yaratıp dünyaya gönderen Rabbimiz, biz kullarının ihtiyaçlarını

karşılayıp doğru yolu gösteren, doğruluğunda şüphe edilmeyen Kur’an’ı göndermiş

ve gönderdiği kitaba tabi olup, onu kendimize rehber edinmemizi istemiştir. O

halde gönül huzuru ile Rabbimize yönelerek O’na ibadet etmeli ve ondan yardım

dilemeliyiz.
Dr. Sabri TÜRKMEN Kur'an dan Öğütler 1 Diyanet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İMAN - İTAAT

İMAN- İTAAT Bizler bazı şeyleri ya yanlış anlıyoruz yada işimize öyle geliyor o şekilde kullanıyor, davranıyor , savunuyoruz. Alla...