20 Temmuz 2017 Perşembe

UZAKTAKİ KARDEŞİME // MAĞCAN’A CEVAP // Mağcan Cumabay

UZAKTAKİ KARDEŞİME

Uzakta ağır azap çeken kardeşim

Solmuş laleler gibi kuruyan kardeşim

Etrafını sarmış düşman ortasında

Göl gibi gözyaşı döken kardeşim

Önünü ağır kaygı örtmüş kardeşim

Ömrünce yâddan cefa görmüş kardeşim

Hor bakan, yüreği taş, kötü düşman

Diri diri derini soymuş kardeşim

Ey pirim! Değil miydi Altın Altay

Anamız bizim? Bizlerse birer tay

Bağrında yürümedik mi serazat

Yüzümüz değil miydi ışık saçan ay?

Alaca altın aşık atışmadık mı?

Tepişip bir döşekte yatışmadık mı?

Anamız olan Altay’ın ak sütünden

Beraber emip, beraber tadışmadık mı?

Akmadı mı bizim için dupduru bulak

Şarıldayıp, gürül gürül dağdan inerek

Hazırdı uçan kuş, kopan yel gibi

Dilesek bir bir atlar, tıpkı Burak

Altay’ın altın günü nazlanarak

Gelende sen pars gibi bir er olarak

Akdeniz, Karadeniz ötelerine

Kardeşim, gittin beni bırakarak

Ben kaldım yavru balaban, kanat açamam

Uçsam diye davransam bir türlü uçamam

Yön bulduran, yol gösteren can kalmadı

Yavuz düşman koyar mı şimdi beni vurmadan

Kurşunlar genç yüreğime saplandı

Günahsız temiz kanım su gibi aktı

Kansız kalıp kuruyup bayıldım

Karanlık hapse sıkıca kapattı

Görmüyorum gece gezdiğimiz ovayı

Gündüz güneşi, gece gümüş nurlu ayı

Nazlı nazlı ipek kundaklara sarmalayıp

Bizi büyüten altın anam Altay’ı

Ey Pirim! Ayrıldık mı ulu bütünden?

Dağılıp yılmayan yağan oklardan

Türk’ün pars gibi yüreği varken

Korka kul mu olduk düşmandan sinen

Kudrete hamle eden Türk’ün canı

Gerçekten hasta mı, bitti mi hâli?

Ateşi söndü mü yürekteki, kurudu mu?

Kaynayan damarındaki atalar kanı

Kardeşim sen o yanda, ben bu yanda

Kaygıdan kan yutuyoruz, bizim adımıza

Layık mı kul olup durmak? Gel gidelim

Altay’a, ata mirası altın tahta

(Bu şiir, Türkiye’nin Kurtuluş Savaşı’na atfen, Büyük şair Mağcan Cumabay tarafından Kazakistan’da 1918-1919 kışında yazılmıştır.)
 

MAĞCAN’A CEVAP

Uzaktan azabımı bilen kardeşim

Sevgisiyle gözyaşımı silen kardeşim

Özü amansız düşman ortasında

Gönlünü derdime bölen kardeşim

Ağır kaygılarla doldum kardeşim.

Kuruyup lale gibi soldum kardeşim.

Taş yürekli düşmanı sen hep bilirdin.

Ben şimdi haberdar oldum kardeşim

Ortak anamız idi, Altın Altay

O bir Tulpar idi, bizler birer tay

Bağrında şimşek gibi çakardık

Karşımızda sönük kalırdı, gün ve ay

Alaca altın aşık atıştık elbet

Tepişip bir döşekte yatıştık elbet

Altay gibi bir ananın ak sütünden

Beraber emip, beraber tadıştık elbet.

Bizim için dupduru bulaklar aktı.

El attığımız yerde şimşekler çaktı.

Emrimizdeydi uçan kuş ve kopan yeller

Bindiğimiz atlar tıpkı buraktı.

Bir gün ortak hayatın süresi doldu.

Tanrı emriyle sefer mukadder oldu.

Bedenim Akdeniz Karadeniz arkasında

Yüreğim Altın Altay’da kaldı.

Bilirim öksüz kalıp kanat açamadığın

Uçmaya davransan da uçamadığın

Yön bulduran, yol gösteren can olmayınca

Düşman kurşunlarından kaçamadığın

Sana değen kurşun, bana saplandı

Günahsız kanımız birlikte aktı

Toprağa düşen kan, onu yurt kılar

Bizi ayrılıp, bölünmek yaktı.

Ben de hasretim, gezdiğimiz ovaya

Gündüz güneşe, gece gümüş nurlu aya

Bizi ipek kundaklara sarmalayıp

Bağrında büyüten anamız Altay’a

Ulu bütünden ayrılıp uzağa düştük.

Tarihin kazanında yıllarca piştik.

Dağılıp yılmadık yağan oklardan

Yiğitlik suyunu biz özünden içtik.

Kudrete hamle eden Türk canı

Ne hasta düştü, ne de tükendi hâli

Sönmedi yüreklerdeki ateş

Kurumadı damardaki atalar kanı

Kardeşim, sen o yanda, ben bu yanda

Kudret doğmaz ayrı ayrı yatanda

Gücü kuvveti toplamak gerek

Atalardan miras ortak vatanda.

(Bu şiir, Büyük şair Mağcan Cumabay’a Türkiye’den 80 yıl gecikmiş bir cevap ve vefa borcunun ifasıdır. Feyzullah Budak tarafından kaleme alınmıştır.)

AİLE 2016 EKİM,  Diyanet Aylık Dergi Eki

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İMAN - İTAAT

İMAN- İTAAT Bizler bazı şeyleri ya yanlış anlıyoruz yada işimize öyle geliyor o şekilde kullanıyor, davranıyor , savunuyoruz. Alla...