TUNA KIYISINDA
Evimden uzakta, annemden uzak,
Kimsesiz kalmışım yâd ellerinde.
Bir vefâ ararım kalbe dolacak
Gurbetin yabancı güzellerinde.
Tuna’nın üstünde güneş batarken
Sevgili yurdumu andırır bana.
Bir hayâl isterim Boğaziçi’nden;
Bakarım “İstanbul!” diye her yana.
İstanbul! Ey, sedef mehtaplarından
Hülya gözlerime ilk ışık veren!
Buranın ufkunda yanıp tozlanan
En munis renge de bigâneyim ben!...
Ah, orda renklerin-Şark güneşiyle
Naz eden-sihirbaz ahengi vardır.
Bu akşam yurdumu andırsa bile
Ah, orda akşamın bin rengi vardır.
Bu gece gökyüzü ne kadar süslü!
Bir mavi kıvılcım sanki her yıldız.
Başında sırma tül, göklerin gülü,
Doğanay ne güzel Turanlı bir kız!
Bak, “Tuna” karanlık pırıltılarla
Titreyen bir siyah elmas yol olmuş.
Üstünde, bir altın kürekti sala
Binerek, târihim yola koyulmuş...
Önümde bu atlas, muhteşem “Tuna”;
Karşıda göz kırpan “Budin” evleri.
Baktım da “Peşte”nin ufuklarına
Gördüm ki her Macar yurdunun eri.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder