Selamlaşma Âdâbı
İslam dininin müminler arasında tesis etmeye çalıştığı sevgi vasıtalarından biri de selamlaşmaktır. Sevgili Peygamberimiz (s.a.v) bu hususu şöyle ifade etmiştir:
“İman etmedikçe cennete giremezsiniz; birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olamazsınız. Yaptığınız zaman birbirinizi seveceğiniz bir işi size haber vereyim mi: Aranızda selamı yayınız.”399
Selam kelimesi, dünya ve ahiret sıkıntılarından kurtulmak ve esenliğe kavuşmak anlamına gelmektedir. Müminler selamlaşırken birbirlerinin dünya ve ahiret mutluluğunu istemektedirler.
Aynı zamanda “es-Selam” Allah’ın güzel isimlerinden biridir. Yani o, her çeşit noksandan salim olan, kullarını her türlü tehlikelerden selamete çıkaran ve cennetteki bahtiyar kullarına selam verendir. İslam kelimesi de selam kökünden olup dünya huzuruna barış ve esenliğe ermek demektir. Bu yüzden selamlaşma insan ilişkilerinde önemli bir yere sahiptir.
Selam, Müslümanlar arasında bir parola niteliği taşımaktadır. Nitekim bir ayet-i kerimede; “Ey iman edenler! Yeryüzünde Allah yolunda sefere çıktığınız zaman, son derece dikkatli davranın. Size selâm verene, dünya hayatının geçici ve az bir menfaatini elde etmek için: “Sen mümin değilsin” demeyin! Unutmayın ki Allah’ın yanında birçok ganimetler vardır. Önceden siz de böyle idiniz, Allah size lütfetti de imanla şereflendiniz.
Öyleyse iyi anlayın, dinleyin çok dikkatli davranın. Muhakkak ki Allah yaptığınız her şeyden haberdardır.”400 buyrularak bu duruma işaret edilmektedir. Ayrıca dünyada müminlerin birbirlerine verdiği selamın ahiretle de ilgili olduğu, hatta Allah Teâla ve melekler tarafından kendilerine selam verileceği anlaşılmaktadır.
Nitekim bir başka ayet-i kerimede, “O güzel akıbet Adn cennetleri olup, onlar babalarından, eşlerinden ve nesillerinden iyi olanlarla birlikte o cennetlere girerler.
Öyle ki melekler de her kapıdan yanlarına varıp: “Sabretmenize karşılık size selamlar, selâmetler! Dünya diyarının ne güzel akıbetidir bu!” diyecekler.”401 buyrulmaktadır.
Selam ve selamlaşmanın toplum hayatında çok önemli bir yeri vardır. Çünkü toplumsal hayatın temel amacı insanlar arasındaki huzur ve mutluluğu sağlamaktır.
Selam insanlar arasında huzur, mutluluk, barış ve esenliğin gerçekleşmesi için yapılan bir söylem ve kişilerin birbirlerinin farkında olduklarını anlatan ifadelerdir. Toplumsal hayatın çekirdeğini oluşturan aile fertlerinden başlayarak bütün toplum unsurlarının birbirleri ile selamlaşması toplumsal hayat için bir zarurettir. Aile yuvasında bireylerin birbirleriyle selamlaşmaları dinimizin bir emridir:
“Evlere girdiğiniz zaman, Allah tarafından mübarek ve pek güzel bir yaşama dileği olarak birbirinize selam verin.”402 Sevgili Peygamberimiz (s.a.v) de ailenin önemine vurgu yaparak yanındaki yardımcısı Hz. Enes’e (r.a.): “Yavrucuğum!
Ailenin yanına gittiğinde onlara selam ver, sana ve ev halkına bereket olsun.”403 buyurarak ailedeki bireylerin mutlaka birbirleriyle selamlaşmasını emretmiştir.
Ayrıca İslam, başkasının evine veya iş yerine ziyarete gidildiğinde mutlaka selam verilmesini ve izin alarak içeriye girilmesini emreder. Konuyla ilgili olarak Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulmaktadır: “Ey iman edenler!
Kendi evlerinizden başka evlere geldiğinizde fark ettirip ev halkına selam vermeden içeri girmeyin.”404
Selam vermenin toplumsal hayatta çok önemli olmasının sebebi, insanlara “Benden sana zarar gelmez.” mesajı vermesindedir. İletişime güleryüzle ve selam verilerek başlanması, hiç şüphesiz birçok zorluğu kolaylaştırır. Selam ile insan, diğer insanların farkına vararak hayatın zorluk ve kolaylığını, sevinç ve üzüntüsünü paylaşmış olur. Sevgili Peygamberimiz (s.a.v) kendisine “İslam’ın en güzel ve hayırlı davranışı nedir?” diye sorulduğunda şu karşılığı vermiştir: “İnsanlara yemek yedirmen tanıdığın, tanımadığın herkese selam vermen.”405
Selamlaşmak insanlar arasındaki ilişkilerin düzeyini artırmaktadır. Çünkü selamlaşmak sadece kuru bir lafız değil, başkalarının farkında olunduğunun en güzel ifadesidir. Selam ile başlayan ilişkiler insanların hâllerini sormaya, işlerinin durumundan bahsetmeye, arkadaşlar arasında sohbete vesile olmaktadır.
Peygamber Efendimiz (s.a.v), selam vermenin adabını, usulünü de beyan etmiş, bu konuda bizim için en güzel örnek olmuştur. Kimin kime selam vermesi gerektiğini şu şekilde ifade etmiştir: “Küçük olan büyüğe, binitli olan yaya yürüyene, yürüyen oturana, sayıca az olanlar da çok olanlara selam vermelidir.”406 Buna ilaveten aynı derece ve yaştaki insanlar karşılaştıkları zaman önce selam verenin daha faziletli olduğunu bildirmiştir: “İnsanların Allah katında en makbulü ve ona en yakın olanı, önce selam verendir.”407
Resulullah (s.a.v), müminlerin bulunduğu bir meclise giren kimsenin, oradan ayrılırken de selam vermesi gerektiğini ifade etmektedir. Bu konuda bir hadis-i şerifinde şöyle buyurmaktadır: “Sizden biriniz bir meclise vardığında selam versin. Oturduğu meclisten kalkmak istediği zaman da selam versin. Önce verdiği selam, sonraki selamından daha üstün değildir.”408
Selam verildiğinde aynıyla veya daha güzel bir şekilde karşılık verilmelidir. Mesela “Selamün aleyküm” diyen bir kimseye “Ve aleyküm selam ve rahmetullâhi ve berekâtüh” gibi ifadelerle veya en azından “ve aleyküm selam” diyerek karşılık verilmelidir. Ayet-i Kerime’de; “Bir selam ile selamlandığınız zaman, ondan daha güzeli ile selamı alın veya aynıyla karşılık verin. Şüphesiz Allah her şeyin hesabını hakkıyla yapandır.”409 buyrulmaktadır.
Ayrıca âlimler de bu ayete binaen selam vermenin sünnet, almanın ise topluluğa farzıkifâye, tek kişiye farzıayn olduğunu belirtmişlerdir.
Netice olarak selamlaşmak, toplumsal düzenin selameti için büyük önem taşımaktadır. İnsanlar arasındaki iletişim sorunlarının çözümünde, arkadaşlar arasındaki kızgınlık ve küskünlüklerin giderilmesinde selamın etkisi büyüktür.
Muhabbetin, paylaşma ve dayanışmanın artması ve devamı için selamı yaymamız gerekmektedir.
399 Müslim, Îmân, 93.
400 Nisâ suresi, 94. Ayet
401 Ra‘d suresi, 23-24. ayetler.
402 Nur suresi, 61. ayet.
403 Tirmizî, İstî’zân, 10.
404 Nur, 27-28. Ayetler
405 Buhârî, Îman 20; Müslim, Îman 63.
406 Buhârî, İsti’zân, 5-6.
407 Ebû Dâvûd, Edeb, 133.
408 Ebû Dâvûd, Edeb, 139.
409 Nisa suresi, 86. ayet.
NERELERDE SELAM VERİLMEZ?
Temiz olmayan yerlerde selam verilmez. Çünkü selam Allah’ın isimlerindendir.
Herhangi bir haramı işleyene selam verilmez.
Abdest alma, namaz kılma ve Kuran okuma esnasında selamlaşmak uygun değildir.
Selama karşılık veremeyecek durumdakilere selam verilmez.
“Onlar orada (cennette) boş bir söz işitmezler; ancak ‘selam’ sözünü işitirler...” (Meryem suresi 62. ayet.) Onlara çok merhametli Rabb’den bir de selam vardır.” (Yâsin suresi, 58. ayet.)
ÇOCUKLARA SELAM VERMEK
Peygamber Efendimiz çocukları sever ve onlara selam verirdi. Mesela çok küçük yaşlardan itibaren uzun bir süre Efendimiz’in hizmetinde bulunmuş olan Hz. Enes (r.a.), çocuklara rastladığı zaman onlara selam verir ve “Resûlullah böyle yapardı.” derdi. (Buhârî, İsti‘zân, 15.)
BİLGİ KUTUSU
İslam’ın ikinci halifesi Hz. Ömer’in oğlu Abdullah çarşıya çıktığında karşılaştığı herkese selam verir ve sırf selam vermek için çarşıya çıkardı. Kendisine: “Çarşıda ne yapacaksın? Alışverişten de hiç anlamazsın.
Çarşıda herkesin oturup sohbet ettiği yerlerde oturmazsın. Niçin çarşıya çıkarsın?” diye soran birisine: “Kardeşim biz karşılaştığımız kimselere selam vermek, onlarla göz göze gelmek için çarşıya çıkıyoruz. Başka bir maksadımız yok.” diye cevap vermiştir. (Muvatta’, Selâm, 6.)
“… Evlere girdiğiniz zaman birbirinize, Allah katından mübarek ve hoş bir esenlik dileği olarak, selam verin…” (Nur suresi, 61. ayet.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder