14 Haziran 2017 Çarşamba

YEME- İÇME ADABI

YEME- İÇME ADABI

 YEME- İÇME ADABI

Yüce Allah, göklerde ve yerlerdeki bütün varlıkları kullarının hizmetine sunmuş, sayısız nimetler yaratmıştır. Nimetlerden faydalanırken birtakım sınırlara dikkat edilmesini, bazı hâl ve hareketlerden kaçınılmasını istemiştir. Rızkın helal yoldan elde edilmesi, israftan kaçınılması ve temiz olan yiyeceklerin tüketilmesi bu ölçülerdendir.

Yeme içme ihtiyacını karşılamak isteyen bir kişi helal yoldan beslenmek ve israftan kaçınmak mecburiyetindedir. Yüce Allah Kur’an-ı Kerim’de “Ey Âdemoğulları, her mescitte ziynetinizi takının (güzel ve temiz giyinin). Yiyin, için fakat israf etmeyin. Çünkü o, israf edenleri sevmez.”410 buyurmuştur. İsrafın haram oluşunun yanısıra yediğimiz gıdaların helal ve temiz olması da gerekmektedir. Yüce Allah, Kur’an-ı Kerim’in başka bir ayetinde “Ey insanlar, yeryüzünde bulunanların helal ve temiz olanlarından yiyin...”411 buyurmuştur. Böylece bozulmamış, leş olmayan, özü temiz olan yiyeceklerin yenmesini emretmiştir.

Hayatının her anında Peygamberimiz’in (s.a.v) sünnetine uygun yaşaması gereken Müslüman’ın yeme içmesi de sünnete uygun olmalıdır. Müslümanlar helal yoldan para kazanmaya ve helal ürünleri tüketmeye gayret göstermelidir. Bir ürünün helal olması, ürünün alınması için kazanılan paranın helal olmasına bağlıdır.

Yemeğin gönüllü ve sevilerek hazırlanması, hazırlamaya besmele ile başlanması ve içinde helal olmayan maddelerin olmaması gerekmektedir. Bu yüzden yemek yeme ile ilgili adap, yemeğin yapılması ile ilgili süreçleri de kapsamaktadır.

Yemeğe başlamadan evvel ve yemek bittikten sonra elleri yıkamak adaptandır. Bu konuda Peygamber Efendimiz’in (s.a.v) uyarıları da unutulmamalıdır. Ellerin yıkanmasını, yemeğin bereketinden sayan Sevgili Peygamberimiz (s.a.v), sağlık açısından da bunun gerekliliğini şu şekilde ifade etmiştir: “Elinde yemek bulaşığı kaldığı hâlde yıkamadan uyuyan kimse, herhangi bir zarara uğrarsa kendisinden başka kimseyi suçlamasın.”412

Her hayırlı işe başlarken besmele çekmek gerektiği gibi, yemeğe başlarken de “Bismillah” denilmelidir. Yemeğin bereketi ve sofranın huzuru için önemli bir başlangıç olan besmele, İslam’ın güzelliklerinden biridir. Peygamber Efendimiz (s.a.v), besmelenin önemini, özellikle yemeğe başlamadan önce besmele çekmenin faziletini şu şekilde izah etmiştir: “Kişi evine girerken ve yemek yerken besmele çekerse şeytan askerlerine, ‘Burada ne geceleyebilir ne de yemek yiyebilirsiniz.’ der. Eğer o kimse eve girerken besmele çekmezse şeytan onlara, ‘Geceyi geçirecek bir yer buldunuz.’ der. O şahıs, yemek yerken besmele çekmezse şeytan yine askerlerine, ‘Hem barınacak yer hem de yiyecek yemek buldunuz.’ der.”413

Yemeği yerken herhangi bir sağlık sorunu yoksa, sağ el kullanılmalıdır. Bu konuda çok dikkatli ve titiz olunmalıdır. Peygamberimiz (s.a.v), sahabeyi sol el ile yememeleri konusunda sık sık uyarmış, bu davranışı hoş karşılamamıştır. Bir hadis-i şerifinde de, “Sizden kimse sakın sol eliyle yiyip içmesin.”414 buyurmuştur.

Yemeğin topluca yenilmesi çok önemlidir. Yenilen yemeğin aile saadetine katkıda bulunabilmesi, aile fertlerinin sofrada bir araya gelmesi ile mümkün olur. Nitekim toplulukta her zaman rahmet ve bereket vardır. Çocuklar, yemek yeme adabını ailece yenilen sofrada öğrenirler. Yemeğe önce büyüklerin başlaması gerektiğini, besmelenin ve sağ el ile yemek yemenin önemini aile büyükleri ile yenilen yemeklerde kavrarlar. Ayrıca, sofrada duygu ve düşüncelerin paylaşılması ailenin birlik ve beraberliğini artıran önemli bir faktördür.

Yemek yerken açgözlü davranmak, hızlı hızlı yemek, lokmayı iyice çiğnemeden yutmak, hazırlanan yemeği beğenmemek ve bunu ifade etmek edebe aykırı davranışlardır. Aynı zamanda yemek yerken, zaruret olmaksızın bir yerlere dayanarak yemek uygun değildir. Bu konuda Peygamber Efendimiz’in (s.a.v) “Ben bir yere dayanarak yemek yemem.”415 buyurduğu bilinmektedir. Peygamberimiz’in (s.a.v) hadis-i şeriflerinden anlaşıldığı üzere yemek yerken kibirli oturmamak, mütevazi bir tavır takınmak gerekmektedir. Böyle davranmak öncelikle nimeti verene saygının bir gereği olup aynı zamanda sofrayı hazırlayana değer vermektir.

Yemek yerken, ölçülü yemek gerekir. Tıka basa yemek sağlık açısından zararlı olduğu gibi manevi hayatı da olumsuz etkilemektedir. Fazla yiyen insanın midesi rahatsız olur, bedenine rehavet ve atalet gelir. Bu da kişinin ibadetini hakkıyla ifa etmesini engeller. Hâlbuki yeme içmede ölçü, vücudun güç ve kuvvetini devam ettirecek, kulluk yapamayacak kadar takatsiz bırakmayacak miktarda olmasıdır. Peygamber Efendimiz (s.a.v) bu miktarı, vücudun en az üçte birinin boş bırakılması şeklinde ifade etmiş, herkes için uygulanabilir bir yol göstermiştir: “Hiçbir insan midesinden daha tehlikeli bir kap doldurmamıştır. Hâlbuki kişiye, kendisini ayakta tutacak birkaç lokma yeter. Şayet bir kimsenin mutlaka çok yemesi gerekiyorsa midesinin üçte birini yemeğe, üçte birini içeceğe, üçte birini de nefesine ayırsın!”416

Müslüman, yemeğe besmele ile başladığı gibi yemek bittikten sonra da Allah’a hamd etmeyi unutmamalıdır. Bu, sayısız nimetler veren Allah Teala’ya tazim ve şükrün bir gereğidir.

Sevgili Peygamberimiz (s.a.v) sofradan kalkarken şu duayı yapardı: “Ey Rabb’imiz! Sana tertemiz duygularla, eksilmeyip artan, huzurundan geri çevrilmeyip kabul edilen sayısız hamd ile şükrederiz.”417 Peygamberimiz’in (s.a.v) yaptığı bir diğer dua da, “Bizi yediren, içiren ve Müslüman kılan Allah’a hamd olsun.”418 şeklindedir.

Peygamber Efendimiz (s.a.v), yemek yemenin adabını öğrettiği gibi su ve benzeri içeceklerin adabını da göstermiştir. Yemekte olduğu gibi bir şeyler içerken de besmele çekilmesi gerektiğini ifade etmiş, suyun üç nefeste içilmesini tavsiye etmiştir. Bu konuda şöyle buyurmuştur: “Deve gibi bir nefeste içmeyin. İki veya üç nefeste için. Bir şey içeceğiniz zaman besmele çekin, içtikten sonra da ‘Elhamdülillah’ deyin.”419 Suyun azar azar içilmesinin vücut sağlığı için nice faydaları olduğu zamanla öğrenilmiş ve Resulullah’ın (s.a.v) bu tavsiyesinin hikmeti daha iyi anlaşılmıştır.

Sevgili Peygamberimiz (s.a.v), ayakta bir şeyler içilmesini hoş karşılamamış, alışkanlık hâline gelmesini istememiştir. Kendisinin ayakta iken su ve zemzem içtiği rivayet edilmekle birlikte, suyu oturarak içmenin daha uygun olduğunu belirtmiştir.420 İnsanlara su veya başka bir içecek dağıtan kimsenin, elindekinden en son içmesinin bir edeb olduğunu yine Peygamberimiz’den (s.a.v) öğrenmekteyiz. Nitekim bir hadis-i şerifte; “Halka su dağıtan kimse suyu en son içer.”421 buyurmuştur. Ayrıca bir meşrubat ikram edilirken, sağ taraftan başlanılmalıdır. Sevgili Peygamberimiz (s.av), ikramda bulunurken daima sağında bulunanlara öncelik verirdi. Bir gün kendisine süt getirilmişti. Bu sırada sağında bir bedevi, solunda da Hz. Ebûbekir oturmaktaydı. Kendisi içtikten sonra elindeki kabı bedeviye uzatarak “Herkes sağındakine versin!”422 buyurmuştur.

Yeme-içme adabına uymak için neler yapmalıyım?

1. Yemeğe oturmadan önce ve yemekten sonra ellerimi yıkamalıyım.

2. Yemeğe besmele ile başlamalıyım.

3. Sol elle yemek yememeliyim.

4. Oturarak ve bir yere dayanmadan yemeliyim.

5. Önüme ne konmuşsa onu yemeliyim.

Nimeti küçük gören ifade ve bakışlardan kaçınmalıyım.

6. Yemekten sonra dua etmeli ve rızkın gerçek sahibine şükretmeliyim.

7. Çok yemek vücudumuza zararlıdır. Az yemeyi alışkanlık hâline getirmeliyim.

8. İsraf etmemeliyim.

9. Yenilmesi şüpheli olan yiyeceklerden uzak durmalıyım.

10. Su veya diğer içecekleri besmele ile yavaş yavaş, oturarak içmeli ve sonunda Yüce Allah’a hamd etmeliyim.

BİLGİ KUTUSU

Vahşî b. Harb’in (r.a.) haber verdiğine göre bir kısım sahabeler; “Yâ Rasûlullah! Yemek yiyoruz fakat doymuyoruz, dediler. Rasûlullah onlara; “Herhâlde ayrı ayrı yiyorsunuz!” deyince: “Evet öyle yapıyoruz” dediler. Allah Rasûlü de; “Birlikte yiyiniz ve besmele çekiniz ki yemeğiniz bereketlensin.” buyurdu. (Ebû Dâvûd, Et’ıme, 14.)

           410 A’raf suresî, 31. ayet.

              411 Bakara suresî, 168. ayet.

                 412 Ebû Dâvûd, Et’ıme, 53.

                 413 Müslim, Eşribe, 23.

                  414 Müslim, Eşribe, 106.

                415 Buhârî, Et’ıme, 13.

                   416 Tirmizî, Zühd, 27.

                    417 Buhârî, Et’ıme, 54.

                    418 Ebû Dâvûd, Et’ıme, 52.

                     419 Tirmizî, Eşribe, 13.

                  420 Bkz. Buhârî, Hac, 76.

                   421 Tirmizî, Eşribe, 20.

                 422 Buhârî, Eşribe, 14, 18.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İMAN - İTAAT

İMAN- İTAAT Bizler bazı şeyleri ya yanlış anlıyoruz yada işimize öyle geliyor o şekilde kullanıyor, davranıyor , savunuyoruz. Alla...