Öküz
Öküz,
nefis; ten ise onun suretidir. O, kötülüğün aslıdır. Allah’ı tanımak önünde en
büyük engel, sırların keşfine en büyük mânidir. Kendini efendi yerine koyar,
büyüklük taslamaya kalkar. Kendisinin kötü sıfatları önüne engel konulmasını
istemez. Engel olana da hesap sorar. Sana da bu nefis öküzü hâkim olursa, o
zaman aklın, ruhun her daim bu öküz tarafından süsülecek, zarar görecektir.
Öküz nefsinin esaretinde olmakla, Hakk ve hakikatten ayrılacak, onun bitmek
bilmeyen istek ve arzularını yerine getirmekle meşgul olacaksın.[1]
Kendine gel, öküzü dâva eden senin
nefsindir; kendisini efendi yerine koymuştur, ululuk taslamaktadır.[2]
Nefis “Benim öküzümü nasıl oluda
öldürürsün?” der. Çünkü nefis öküz, ten suretidir.[3]
Öküz nefsi dâva eden fasih sözler söyledi,
yüz binlerce doğru olmayan delil getirdi.[4]
Hz.
Mevlânâ, bize nefsin nasıl doyumsuz olduğunu, açgözlülüğünü, dünyevi haz ve
lezzetlerin peşinde koştuğunu bir adada tek başını yaşayan obur öküz hikâyesi
ile anlatır. Nefis de, sahibini geçici kaygılar peşinde sürükleyerek onun
Hakk’a olan güvenini sarsar. Hırs, açgözlülük, nimete nankörlük gibi sıfatlar
ile kişinin mânevî hayatına engeller koyar.[5]
Dünyada yemyeşil bir ada vardır, orada
yalnız başına obur bir öküz yaşar
Akşama kadar bütün yazıyı yalar, otlar,
doyar, semirip şişer
Gece oldu mu yarın ne yiyeceğim diye
düşünür dalar, bu düşünce onu dertlendirir, ince bir kıla döner
Sabah olunca yazı, yine yeşermiştir.
Yeşillik, çayır, çimen ta bele kadar büyümüştür.
Öküz, öküz açlığına tutulmuştur, akşama
kadar bütün yazıyı baştanbaşa otlar, bitirir
Yine büyür, semirir, şişer. Bedeni
yağlanır, güçlü kuvvetli bir hâle gelir
Derken akşam oldu mu açlık korkusuna
düşer, bu korkuyla titremeye başlar, yine korkusundan zayıflar
Yarın yayım zamanı ne yiyeceğim, ne
edeceğim diye düşünür durur. Yıllardır, o öküz bu hâldedir işte
Bunca yıldır bu yeşilliği otlar, bu
çimenlikte yayılırım
Hiçbir gün rızkım azalmadı. Bu korku
nedir, bu gönlümü yakıp yandıran gam nedir diye düşünmez bile.
Akşam oldu, gece bastımı o semiz öküz,
eyvahlar olsun, rızkım bitti diye diye yine zayıflar
Sülûk
yolcusununda, nefsin bu aldatmasına kanmaması lazımdır ki bu yaşına kadar her
gün karnını doyurup, aç kalmayacak kadar rızık ile rızıklandı. Öyle ise
gelecektende endişe etmeye gerek yok. Bunun için rızık hususuna takılıp kalma
da sen Hakk’a yolculuğuna yoğunlaş.[7]
Gelecek zamanlarda ne yiyeceğim? Yarının
rızkını nasıl ve nerde elde edeceğim kaydına düşer
Yıllardın yedin, yiyeceğin eksilmedi.
Artık biraz da gelecek düşüncesini bırak da geçmişe bak
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder