Nefs-i Emmâre
Bu
makama işaret ettiği kabul edilen “Ben nefsimi temize çıkarmıyorum. Çünkü nefis
gerçekten kötülüğü çok emreder. Ancak Rabbimim esirgediği müstesna! Çünkü
Rabbim çok bağışlayıcı, çok merhametlidir.”[1] âyetinde
de buyrulduğu gibi bu makamda nefis, şiddetle günah ve yasak olan şeylere
yönelir, onların yapılması için çaba sarf eder. Bu makamda nefis, ruhun elinden
kurtulmuş, özellikle şehvet ve dünyevi haz ve lezzetlerle, haset, kin,
cimrilik, kibir gibi yardımcı kuvvetleriyle, hesap tanımaz, tutulamaz bir hale
gelmiştir. Yine nefsi, bu makamda besleyen hevâ, heves, enâniyet ve bencillik
çok belirgindir. Nefis, hevâ ile süflî arzulara doğru giderken, enâniyet ile de
yaratıcısına bile büyüklük taslayabilecek kadar azıtabilecektir. Yine o
ortaklığa bile yanaşmaz, onun arzusu bütün yaratılmışların kendisine muhtaç
olması, emrini yerine getirmeleridir. Kendisi hiç kimsenin hükmü altına girmek
istemediği gibi hiçbir şeye de muhtaç olmak istemez. Bu makamda beden, nefsin
hâkimiyeti altında olduğundan muhâkeme, irâde, şuur gibi hasletler yok
olmuştur. Kendinden o kadar emindir ki, mükemmeldir. Şüpheye, pişman olmaya,
tövbeye, nasihatlere kulak vermeye çok uzaktır. Bu mertebe de sâlikin devam
edeceği zikri, “Lâ ilâhe illallah” seyri, “ilallah” tır.[2]
İmam-ı
Rabbânî, peygamberlerin gönderilme hikmet ve maksadının ve şer’i emirlerin
aslının bu nefs-i emmârenin, arzularını yok edip, onu kontrol altına almakla
ölümüne sebep olmak olduğunu açıklıyor. Şer’i hükümleri yerine getirmenin,
nefsi yola getirmede ne kadar önemli olduğunu “Bir şer’i ameli yerine getirmek
bin senelik riyâzet ve mücâhededen daha faziletlidir” diyerek dile
getirmektedir.[3]
Erzurumlu
İbrahim Hakkı da Marifetnâme’sinde
yer verdiği bir nazmı ile bizlere nefs-i emmâreyi, çok veciz bir şekilde
özetlemektedir.
Bir kalb ki üstadı
emare olur / Marifet ülkesinden avare olur
Buhl u hırs ü ucb
ü hubb-ı cah ü mal / Hezl ü hümz ü lüzm ü gamz ü kıylü kal
Genç sever, kadın
sever, cehil sever / Ahmaktır, unutur, buğz, isyan eder
Çok yer, uyur,
kibr eder ve kin tutar / dindarların haline inkarı var
Hem hased, hem
oyun, hem zararlı söz / hem neşeli, hareketsiz hali var
Sıfatlarından bir
kaçını dedim / bir çoğuda kaldı bitiremedim[4]
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder