Çirkin bir tavır:
Alaycılık!
Sevgili çocuklar, din ahlakından uzak toplumlarda, kişilerin
eksikliklerini araştırmak, kusurlarını ortaya çıkarmaya çalışmak çok yaygın bir
davranış şeklidir. Bu ahlak bozukluğunun altında iman etmeyenlerin kibirli
olmaları ve güzel ahlakı yaşamamaları yatar.
Alaycı insanlar içlerindeki büyüklük hevesi nedeniyle
sürekli herkesin eksik yönünü görür, güzel yönlerini ise fark edemezler. Bu tip
kişilerin her birinin kendilerine göre kibirlendikleri bazı özellikleri vardır.
Örneğin kimi başarısından, kimi güzelliğinden, kimi de zenginliğinden dolayı
kibirlenir. Bu yönlerde eksiği olan insanlarla karşılaştıklarında ise onlarla
alay ederler. Kendilerine bu özellikleri verenin Allah olduğunu ve dilediği an
geri alabileceğini düşünmeksizin böylesine çirkin bir tutum sergilerler.
Günlük hayatları bunun örnekleriyle doludur. Arkadaşlarının
ya da başka insanların eksiklikleriyle, fiziksel kusurlarıyla ya da hatalarıyla
kendi aralarında konuşarak, alay ederler. Ayağı kayıp yere düşen, dili sürçüp
bir kelimeyi yanlış söyleyen birini gördüklerinde onunla dalga geçerler.
İman edenler ise bu kötü ahlaktan uzak dururlar, Allah’ın
Hucurat Suresi’nde emrettiği üzere alay etmezler:
“Ey iman edenler, bir kavim (bir başka) kavimle
alay etmesin, belki kendilerinden daha hayırlıdırlar; kadınlar da kadınlarla (alay
etmesin), belki kendilerinden daha hayırlıdırlar. Kendi nefislerinizi (kendi
kendinizi) yadırgayıp-küçük düşürmeyin ve birbirinizi 'olmadık-kötü
lakablarla' çağırmayın. İmandan sonra fasıklık ne kötü bir isimdir. Kim tevbe
etmezse, işte onlar, zalim olanların ta kendileridir.” (Hucurat Suresi, 11)
Allah'ın Kur'an'da dikkat çektiği diğer bir alay şekli ise,
inkarcıların inananlarla alay etmesidir. Gaflet içinde olan, iman edenlerin
doğru yolda olduğunu kavrayamayan bu insanlar, inananlardan üstün olduklarını
sanarak onlarla alay ederler. Ayette Rabbimiz bu gerçeği şöyle bildirir:
“Doğrusu, 'suç ve günah işleyenler,' kimi iman edenlere
gülüp-geçerlerdi. Yanlarına vardıkları zaman, birbirlerine kaş-göz ederlerdi.”
(Mutaffifin Suresi, 29-30)
Allah, surenin devamında, bu kişilerin ne kadar büyük bir
yanılgı içinde olduklarını ve yaptıklarının karşılığını göreceklerini şöyle
bildirmiştir:
“Bugün, iman edenler, kafir olanlara gülmektedirler.
Tahtlar üzerinde bakıp-seyretmek suretiyle. Nasıl, kafir olanlar,
işlediklerinin feci karşılığını gördüler mi?”
(Mutaffifin Suresi, 34-36)
Bizler de, Allah’ın beğenmediği bir tavır olan alaycılıktan
kaçınmalı, her zaman insanlara güzel söz söyleyerek Kur'an ahlakını
yaşamalıyız.
ADAM, bineceği
otobüsün kalkmasına bir saatten fazla süre olduğu için, terminalin yarı
aydınlık koridorlarını arşınlıyordu. Ellerini yıkamak üzere biraz ilerideki
mescide yanaştığında, iş tulumları giymiş bir genç ona doğru gelerek:
— Herhalde namaz kılacaksınız, dedi. Abdest alma yerimiz de
mevcuttur.
Adam, elindeki sigaranın külünü delikanlının ayakları dibine
silkelerken:
— Sen herhalde görevlisin, diye diklendi. Ne iş yaparsın
burada?
Delikanlı, köşedeki süpürgeye işaret ederek:
— Temizlikçiyim efendim, diye kekeledi. Lavabo ve tuvaleti
temizliyorum.
Adam, onu alaycı gözlerle süzerken:
— Ben, namazı senin gibi çulsuzlara bıraktım, diye sırıttı.
Bu iş size öyle yakışıyor ki…
Temizlikçi genç, adamın hakaretine aldırmayacak kadar
olgundu. Fakat namaza karşı yapılan saygısızlık, canını çok sıkmıştı. Vereceği
cevabı bir süre düşündükten sonra, susmayı tercih ederek işine döndü.
Adam, mağrur adımlarla oradan uzaklaşırken, başının
döndüğünü hissetti. Sırtından çıkartarak koluna aldığı kaşe paltonun ağırlığını
da ilk defa farkediyordu. Biraz önce yediği iki porsiyon kebap, herhalde
tansiyonunu yükseltmiş ve kendisini hâlsiz bırakmıştı. Birkaç adım daha
attığında aniden fenalaşarak dizleri üzerine çöktü. Allah’tan ki kolundaki
palto ondan önce yere serilmiş ve yeni aldığı takım elbisenin kirlenmesini
engellemişti. Adam, çömelmiş vaziyette olmasına rağmen fırıldak gibi dönen
başını yere dayayarak bir müddet dinlendi ve tekrar doğrulduğunda, aynı
rahatsızlığı duyarak hareketini tekrarladı. Fakat, başkaları tarafından görülmüş
olmaktan endişe ediyordu. Bunun için başını yerden kaldırıp sağa sola
bakındığında, terminalin çaycısı olduğu anlaşılan bir gençle burun buruna
geldi. Delikanlı, adamı saygılı bir ifadeyle selâmlarken:
— Allah kabul etsin bey amca, dedi Ama kıble biraz daha sağa
doğruydu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder