Allah'ın Kur'an'da
dikkat çektiği diğer bir alay şekli ise, inkarcıların inananlarla alay
etmesidir. Gaflet içinde olan, iman edenlerin doğru yolda olduğunu kavrayamayan
bu insanlar, inananlardan üstün olduklarını sanarak onlarla alay ederler.
Ayette Rabbimiz bu gerçeği şöyle bildirir:
“Doğrusu, 'suç ve
günah işleyenler,' kimi iman edenlere gülüp-geçerlerdi. Yanlarına vardıkları
zaman, birbirlerine kaş-göz ederlerdi.” (Mutaffifin Suresi, 29-30)
Allah, surenin
devamında, bu kişilerin ne kadar büyük bir yanılgı içinde olduklarını ve
yaptıklarının karşılığını göreceklerini şöyle bildirmiştir:
“Bugün, iman
edenler, kafir olanlara gülmektedirler. Tahtlar üzerinde bakıp-seyretmek
suretiyle. Nasıl, kafir olanlar, işlediklerinin feci karşılığını gördüler mi?”
(Mutaffifin Suresi,
34-36)
Bizler de, Allah’ın
beğenmediği bir tavır olan alaycılıktan kaçınmalı, her zaman insanlara güzel
söz söyleyerek Kur'an ahlakını yaşamalıyız.
ADAM, bineceği otobüsün kalkmasına bir saatten
fazla süre olduğu için, terminalin yarı aydınlık koridorlarını arşınlıyordu.
Ellerini yıkamak üzere biraz ilerideki mescide yanaştığında, iş tulumları
giymiş bir genç ona doğru gelerek:
— Herhalde namaz
kılacaksınız, dedi. Abdest alma yerimiz de mevcuttur.
Adam, elindeki
sigaranın külünü delikanlının ayakları dibine silkelerken:
— Sen herhalde
görevlisin, diye diklendi. Ne iş yaparsın burada?
Delikanlı, köşedeki
süpürgeye işaret ederek:
— Temizlikçiyim
efendim, diye kekeledi. Lavabo ve tuvaleti temizliyorum.
Adam, onu alaycı
gözlerle süzerken:
— Ben, namazı senin
gibi çulsuzlara bıraktım, diye sırıttı. Bu iş size öyle yakışıyor ki…
Temizlikçi genç,
adamın hakaretine aldırmayacak kadar olgundu. Fakat namaza karşı yapılan
saygısızlık, canını çok sıkmıştı. Vereceği cevabı bir süre düşündükten sonra,
susmayı tercih ederek işine döndü.
Adam, mağrur
adımlarla oradan uzaklaşırken, başının döndüğünü hissetti. Sırtından çıkartarak
koluna aldığı kaşe paltonun ağırlığını da ilk defa farkediyordu. Biraz önce
yediği iki porsiyon kebap, herhalde tansiyonunu yükseltmiş ve kendisini hâlsiz
bırakmıştı. Birkaç adım daha attığında aniden fenalaşarak dizleri üzerine
çöktü. Allah’tan ki kolundaki palto ondan önce yere serilmiş ve yeni aldığı
takım elbisenin kirlenmesini engellemişti. Adam, çömelmiş vaziyette olmasına
rağmen fırıldak gibi dönen başını yere dayayarak bir müddet dinlendi ve tekrar
doğrulduğunda, aynı rahatsızlığı duyarak hareketini tekrarladı. Fakat,
başkaları tarafından görülmüş olmaktan endişe ediyordu. Bunun için başını
yerden kaldırıp sağa sola bakındığında, terminalin çaycısı olduğu anlaşılan bir
gençle burun buruna geldi. Delikanlı, adamı saygılı bir ifadeyle selâmlarken:
— Allah kabul etsin
bey amca, dedi Ama kıble biraz daha sağa doğruydu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder