6 Mart 2018 Salı

NAMAZIN FERT VE İCTİMAİ FAYDALARI, NAMAZ, NAMAZIN FAYDALARI


NAMAZIN FERT VE İCTİMAİ FAYDALARI

“Her din yaratıcı kudret karşısında boyun eğmek ve kutsal ile bağlantı kurmak temeli üzerine kurulur ve her dinde bunu sağlamak üzere öngörülen merasimler bulunur. İslam dininde yüce yaratıcı Allah’a yaklaşmanın yolu, O’na yükselmenin basamağı ve bu bakımdan en parlak ve önemli ibadet, namaz ibadetidir. Bu özelliğinden dolayı namaz diğer bütün ibadetlerin özü ve özeti sayılmıştır. Nitekim Hz. Peygamber bir hadislerinde “Namaz dinin direğidir” (Tirmizi, “İman”, 8) buyurmuş, secdeyi de kulun Allah’a en yakın olduğu hal olarak nitelendirmiştir. (Müslim, “Salat”, 215)

Kelime-i şehâdetten sonra İslam’ın en önemli rüknü olan namaz, günde beş ayrı zaman diliminde olmak üzere kadın ve erkek her müslüman için bir görevdir. Esasen namaz ibadetinin hiçbir amaç ve hikmeti olmasa bile, diğer ibadetlerde olduğu gibi, namaz ibadetini sırf inanılan dinin bir gereği, yüce yaratıcının bir emri olduğu için, hiç değilse bunun için yerine getirmelidir.” (İlmihal I, Türkiye Diyanet Vakfı, s.220)

Türkçe’de “namaz” olarak kullandığımız bu kelime farsçadır. Dilimize Farsça’dan geçmiştir. Arapça’sı “salât”tır. Salat kelimesi Arapça’da, “dua etmek, övmek, tazim etmek” gibi anlamlarda da kullanılır.

“Salat –namaz; tekbir ile başlayıp, selam ile son bulan, belli söz ve hareketleri kapsayan çok yüce bir ibadetin özel adıdır.

Mü’minlere günde beş defa emredilen bu ibadeti içerisinde dua, Allah’ı tesbih (O’nu noksan sıfatlardan uzak bilme), ta’zim (büyük tanıma), tekbir (O’nu ulu bilme), secde, O’na saygı ve şükür bulunduran bir kulluktur.” (K. Ece Hüseyin, İslam’ın Temel Kavramları, s.570)

Kur’an-ı Kerim’de yüce Allah: “Namazı kılın, zekatı verin. Rükû edenlerle birlikte siz de rükû edin.” (Bakara 2/43)

“... Namaz, mü’minlere belirli vakitlere bağlı olarak farz kılınmıştır.” (Nisa 4/103)

“... Namazı kılın ve ortak koşanlardan olmayın.” (Rum 30/31)

“Namazı dosdoğru kılın, zekatı verin, Resûle itaat edin ki size merhamet edilsin.”(Nur 24/56) buyurarak, birçok ayette zekatla birlikte zikrederek namazı Müslümanlara farz kılmıştır. Kur’an-ı Kerim’de yüce Allah, defalarca namazdan bahsederek, namazı adabına uyarak dosdoğru kılmamızı (Ankebut 29/45, Lokman 31/17, Ra’d 13/22, İbrahim 14/31, vd.) namazları korumamızı, -namaza devam etmek, vaktinde kılmak, titizlik ve özen göstermek- (Mü’minun 23/9, Me’aric 70/34) namazda huşu içerisinde olmamızı (Mü’minun 23/2), namazları sürekli kılıp aksatmamamızı (En’am 6/92, Me’aric 70/23) istemektedir.

Önceki ümmetlerin de namaz kıldıklarını Kur’an-ı Kerim’den öğreniyoruz. (Bakara 2/83, Al-i İmran 3/39, Enbiya 21/73, Hud 11/87)

Peygamber efendimiz (s.a.v): “İslam beş temel üzerine kurulmuştur: Allah’tan başka ilah olmadığına Muhammed’in Allah’ın elçisi olduğuna şehadet etmek, namaz kılmak, zekatı, haccı ve ramazan orucunu yerine getirmektir.” (Sahih-i Buhari Muhtasarı Tecrid-i Sarih, İman Bölümü, Hadis No:8) buyurarak, namazı kelime-i şehadetin ardından zikretmiştir.

İslam’da, Tevhid akidesine imandan sonra, ikinci olarak namaz emri gelir. Hz. Peygamber (s.a.v), Muaz b. Cebel’i Yemen’e gönderirken kendisine: “Onları Allah’tan başka ilah olmadığına, benim de Allah’ın Rasülü olduğuma inanmaya çağır. Eğer bunu kabul ederlerse kendilerine, Allah’ın gece ve gündüz her gün beş vakit namazı farz kıldığını bildir. Eğer bunu da kabul ederlerse zenginlerinden alınıp fakirlerine verilmek üzere malları konusunda Allah’ın zekâtı farz kıldığını kendilerine bildir.” (Sahih-i Buhari Muhtasarı Tecrid-i Sarih, Zekat Bölümü, Hadis No: 702) buyurmuşlardır. Ayet ve hadislerde, İslam’ın özü olan Tevhid’den hemen sonra namaz emrinin gelişinin sebep ve hikmeti üzerinde iyice düşünmek gerekmektedir.

NAMAZIN FERDÎ FAYDALARI

1. Namaz ibadetlerin bir sentezidir.

“Namazda kulun yapabileceği birçok ibadet iç içe bulunmaktadır. Namazda, dua, secde, rukû, kunut, kıraat (Kur’an okuma), zikir, tesbih, hamd etme, tekbir, inabe (boyun bükerek tevbe), tazarru’ (yakarış), tevazu (gereği gibi saygı), teslimiyet gibi ibadetlerin hepsi vardır. Namaz, ibadetlerin bir toplamıdır” (K. Ece Hüseyin, İslam’ın Temel Kavramları, s.575) Bundan dolayıdır ki, Namaz’ı gereği gibi kılan kişi aynı zamanda birçok ibadeti yapmış olur. Kur’an-ı Kerim’de yüce Allah: “Allah’ı anmak (olan namaz) elbette en büyük ibadettir.” (Ankebut 29/45) buyurarak namazın en büyük ibadet olduğunu bildirmiştir.

2. Namaz, insanı hayasızlıktan ve kötülükten alıkoyar.

Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurulmuştur: “Kitaptan sana vahyolunanı oku, namazı da dosdoğru kıl. Çünkü namaz, insanı hayasızlıktan ve kötülükten alıkor. Allah’ı anmak (olan namaz) elbette en büyük ibadettir. Allah yaptıklarınızı biliyor” (Ankebut 29/45)

“Ayetteki kesin ve net ifadeden anlaşıldığı gibi, Yüce Rabbimiz, adetâ garanti verircesine namazın mü’minleri her türlü kötülükten ve çirkin şeylerden koruyacağını belirtmektedir. Bu elbette namazın huşu ve hudû içerisinde ve şuurla edâ edilmesine bağlıdır. Namazının her rekatında Fatiha’yı okurken:

“Ancak sana kulluk eder ve ancak senden yardım dileriz. Bizi dosdoğru yol üzerinde daim eyle” diyen ve yine namazında defalarca “Allahu Ekber” diyerek en büyük olanın, en yüce olanın sâdece Allah olduğunu ilan eden bir mü’min, eğer bu söylediklerinin farkında ise bunları inanarak söylüyorsa verdiği bu söze ters düşecek bir takım işler yapması elbette zorlaşacaktır.” (Göngör Mevlüt, Kur’an Penceresinden Bakış, s.152)

“Enes b. Malik’ten (r.a.) rivayet ediliyor: Ensardan bir genç namazlarını daima Peygamberimiz (s.a.v) ile birlikte kılıyor, ancak fuhuş ve hırsızlık gibi her çeşit günahı da işliyordu. Bu durum Peygamberimize (s.a.v) anlatılınca şöyle buyurdu: “Namaz mutlaka onu haramlardan alıkoyacaktır.” Çok geçmeden bu genç tevbe etti ve durumu düzeldi. Bunun üzerine Peygamberimiz (s.a.v): “Ben size demedim mi” dedi. (Zuhayli Vehbe, Tefsirul Münir, c.10, s.531)

“Namazın Kur’an okuma ile bütünleştirilmesi de çok anlamlıdır. Düşününüz: günde beş defa Allah’ın huzuruna çıkan mü’min, namazının her rekatında Kur’an’dan bazı âyetleri okur. Okuduğu o âyetlerde: Doğru olunuz, âdil olunuz, birbirinize iyi muamele ediniz, yalan söylemeyiniz, aldatmayınız gibi emirler vardır. Yine o ayetlerde, peygambere itaat ediniz, anne-babanıza iyi muamele ediniz, içki içmeyiniz, zina etmeyiniz, gibi emirler vardır. Böylece mü’min, hayatı boyunca onları okuyarak Kur’an ayetleri ile olan irtibatını kesmemiş olmakta, inandığı kitabın mesajı kulağında ve gönlünde devamlı diri kalmaktadır.” (Güngör Mevlüt, a.g.e., s.153)

3. Namaz, Allah’ı hatırlatarak O’nunla olan bağ sürekli diri tutulur.

Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Şüphe yok ki ben Allah’ım. Benden başka hiçbir ilah yoktur. O halde bana ibadet et ve beni anmak için namaz kıl.” (Tâhâ 20/14) Ayette de görüldüğü gibi namazla da Allah’ı anmamız isteniyor. Günde en az beş defa Rabbimizin huzuruna çıkıp O’nu Kur’an okuyarak, tekbir getirerek, hamd ederek anıyoruz. Böylece kendimizi dünyaya dalmaktan koruyor, Mevla’mızı hatırlıyoruz.

4. Namaz, kullar için günahların ve masiyetlerin eserlerinden temizlenme sebebidir.

Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyuruyor: “Ne dersiniz? Sizden birinizin kapısında bir akar su olsa da her gün beş defa yıkansa bu, onun kirinden geriye bir şey bırakır mı? ... Sen ne dersin?” Orada bulunanlar: “Kirinden hiçbir şey bırakmaz” dediler. Rasülullah (s.a.v): “İşte beş vakit namaz da böyledir. Allah beş vakit namazla hataları (günahları) siler.” (Sahih-i Buhari Muhtasarı Tecrid-i Sarih, Namaz Vakitleri Bölümü, Hadis No:330)

Namazdan önce abdest alınarak maddi temizlik yapılmış olur. Böylece günde beş defa namazını kılan kişi, hem maddi hem de manevi temizliği beraberce uygulayarak her iki türlü kirlerinden de arınmış olur.

Bir başka hadiste Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle buyuruyor: “Büyük günahlar işlemedikçe, beş vakit namaz; bir sonraki cumaya kadar, cuma araların kalan günahlara kefaret olurlar.” (Riyaz’üs Sâlihin Tercüme ve Şerhi, c.4, s.283)

Yine aynı şekilde Rasülullah (s.a.v.) efendimiz şöyle buyuruyor: “Her kim Allah’ın emrettiği gibi abdestini tastamam alırsa, o abdestle kıldığı namaz beş vakit namaz aralarındaki günahlara kefaret olur.” (Büyük Hadis Külliyatı, Rüdani c.I, s.142)

Namaz hadislerde de görüldüğü gibi, kişiyi günahlardan arındırır. Bunun için Peygamberimiz: “Amel edin, amellerinizin en hayırlısı, namazdır.” Buyurmuştur. (Büyük Hadis Külliyatı, Rüdani, c.I, s.143)

 

5. Namaz, Huzur ve Sukun Kaynağı ve de Sabır Eğitimidir.

Huzeyfe (r.a.) bakınız ne diyor: “Allah Rasülü (s.a.v)’nün başına üzücü bir durum geldiği zaman namaz kılardı.” (Rüdani, a.g.e., c.I, s.143)

Sıkıntı ve üzüntülerinden namazla kurtulan efendimiz, bize ne güzel yol gösteriyor. Zaten Yüce Mevla’mız da şöyle buyurmuyor mu? “Ey iman edenler sabırla ve namazla yardım dileyin. Şüphesiz Allah sabredenlerle beraberdir.” (Bakara 2/153)

“Namaz, yaşadığımız, dağdağalı, gürültülü ve süratli hayat içinde bulunan insanı bu ortamdan ayırıp Yüce Rabbıyla baş başa getirerek onu huzur, güven ve sukunete erdirecek yegane vasıtadır.” (Güngör Mevlüt, a.g.e., s.151)

“Namaz müslüman için anne kucağından daha emin bir sığınaktır. Zayıf, güçsüz, çaresiz, dayanıksız ve kendi işini yeterince görmekten aciz çocuklar annelerinin kucağına sığınarak emniyete kavuşurlar, o kucağı sahibinden korunma, şefkat ve merhamet; ihtiyaçlarının onun tarafından karşılanmasını isterler. Ne zaman bir tehlike görseler, birileri tarafından incitilseler, ya da aç-susuz kalsalar, huzuru o kucakta ararlar. Namaz, mü’min için böyle bir sığınak, böyle bir huzur ve emniyet makamıdır. Namaz onun ruhunun gıdası, derdinin dermanı, yaralarının merhemidir.” (K. Ece Hüseyin, a.g.e., s.576)

6. Namaz, vaktin düzenlenmesini ve kıymetini öğretir.

Müslüman kişi güne, güneş doğmadan kılınan sabah namazıyla başlar. Daha sonra gündüzleyin öğle ve ikindiyi kılar. Güneş battıktan hemen sonra akşam, daha sonra da yatsıyı kılar. İşte bütün bu belirli zaman diliminde kılınan namazlar kişiye zaman bilincini kazandırır. Böylece namaz, kişinin hayatını disipline etmesinde en büyük yardımcıdır.

Namaz, her işi zamanında yapma, günlük hayatı verimli bir şekilde tanzim etme ve zamanı en iyi bir şekilde değerlendirme özelliklerini mü’mine kazandırır. Bunun için Rasulullah (s.a.v)’a: “Allah’ın en çok sevdiği amel hangisidir?” diye sorulmuş. Rasulullah (s.a.v) da: “Vaktinde kılınan namazdır.” Buyurmuşlardır. (Rüdani, a.g.e., s.146)

 

 

7. Namaz kurtuluşa erdirir

Kuran-ı Kerim’de Yüce Allah şöyle buyuruyor: “Arınan ve Rabbinin adını anıp, namaz kılan kimse mutlaka kurtuluşa erer.” (A’la 87/14,15)

Rasülullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Kim namazın sabit bir farz olduğunu bilip (kılarsa) cennete girer.” (Rüdani, a.g.e., c.I, s.144)

Namaz, ayrıca kişiye daha birçok fayda sağlar. Namaz, zayıf olan insanı kudreti sonsuz olan Allah’a bağlayan ve yalnız O’na baş eğilmesinin manevi eğitimini yaptıran bir ibadettir.

Namaz bütün yönleriyle mü’min için bir öğretim ve eğitim metodudur.

Namaz, öncelikli olarak nefsine karşı Allah yolunda cihad etmeyi öğretir.

Namaz müslümanın hayatında vazgeçilmez bir yeri vardır. Peygamber efendimiz (s.a.v): Çocuklarınıza yedi yaşlarındayken namazı emredin, on yaşında (eğer kılmazlarsa) dövün. Yataklarını da ayırın” (Rüdani, a.g.e., c.I, s.147) buyurarak, Namazın henüz küçükken kılınmasını ve öğretilmesini istemiştir.

Namaz o kadar önemlidir ve de faydalıdır ki hangi durum ve şart olursa olsun terkine müsaade edilmemiştir. Hastalık, yolculuk, her türlü sıkıntı ve hatta savaş anında, bile namaz terk edilmez. Ancak kısaltılabilir, birleştirilebilir bu kadar. Diğer ibadetlerde ise durum böyle değildir.

Namazın terki müsaade edilmeyip, Ayet ve hadislerde namazı terk edenler ve namazda gösteriş yapanlar hakkında açık ve şiddetli uyarılar vardır.

Kur’an-ı Kerim’de cennetlikler ile cehennemlikler arasında şöyle bir konuşma geçer: “Onlar cennettedirler. Birbirlerine suçlular hakkında sorular sorarlar ve dönüp onlara şöyle derler: “Sizi Sekar’a (cehenneme) ne soktu?”

Onlar şöyle derler: “Biz namaz kılanlardan değildik.” (Müddessir 74/40-43)

Bir başka ayette ise Yüce Allah şöyle buyuruyor: “Yazıklar olsun o namaz kılanlara ki, Onlar namazlarını ciddiye almazlar. Onlar (namazlarıyla) gösteriş yaparlar.” (Mâ-ûn 107/ 4-6)

Rasulullah (s.a.v): “Kişi ile şirk arasında namazın terki vardır.” (Rüdani, a.g.e., c.I, s.152) Diğer bir rivayette ise: “Kul ile Küfür arasında namazın terki vardır.” (Rüdani, a.g.e., c.I, s.152)

Namaz kişinin müslüman olduğunun en büyük alametidir. Mü’minin hayatında namaz, kendi vücudundaki başı gibidir. Namaz olmazsa dinin bedeni başsız kalır.

NAMAZIN İCTİMAÎ FAYDALARI

“Bilindiği gibi, mü’minler, günlük namazlarını bulundukları her yerde tek başlarına da kılabilirler, ama cemâatle kılmaları dâima teşvik edilmiş ve daha çok mükâfat vaat edilmiştir. Cuma ve bayram namazlarını cemâatle kılmak ise zaten zorunludur. Cemâatle kılınan namazın ayrı bir tadı ve mânevi lezzeti vardır. Bu namazlarda, zengin, fakir, âmir memur, asker komutan, renk, ırk ve dil farkı olmaksızın her türlü insan, bir araya gelerek saf bağlayıp aynı yere secde etmek suretiyle Yüce Allah’ın önündeki eşitliğin fiili eğitimini yaparlar. Böylece, her yaştan, her bölgeden onlarca, yüzlerce, binlerce insan, iman ve gönül bağıyla Allah için bir araya gelip omuz omuza, gönül gönüle verip aynı duyguları ve hazzı paylaşırlar. Her gün günde beş vakit olmak üzere insanları bir araya getirip toplumu bu kadar birbirine kaynaştıran bir ibadet başka hiçbir dinde yoktur. (Güngör Mevlüt, a.g.e., s.155-156)

Namaz, toplumda birlik ve dayanışmayı sağlar. Camide toplanıp namaz kılan Müslümanlar, burada tanışıp, kaynaşırlar. Birbirlerinin dert ve sıkıntılarına ortak olur ve sevinçlerini paylaşırlar. Birbirleriyle istişare ederek ilim, kültür ve âhlaki konularda birbirlerine örnek olurlar.

Cemaatle kılınan namazla, lidere uyma ve birlikte hareket etme eğitimini kazanırlar.

Müslümanlar namazda aynı yöne yönelerek, tek bir sayfa yer alarak “kıble bilinci” sebebiyle ümmet şuuruna varırlar. Böylece kardeşlik, din kardeşliği bilinci kazanılmış olur. Çünkü her namazımızda “ancak sana ibadet eder ve ancak senden yardım dileriz” derken Rabbimize “biz” diye yalvarıyoruz.

Namazı hem kendimiz, hem de toplum için büyük bir nimet bilip gereği gibi yerine getirmeli ve ailemize de ön ayak olmalıyız.

Mehmet ESER

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İMAN - İTAAT

İMAN- İTAAT Bizler bazı şeyleri ya yanlış anlıyoruz yada işimize öyle geliyor o şekilde kullanıyor, davranıyor , savunuyoruz. Alla...